x

Tamamen El Yazması Salavat-ı Şerif Firuze Yüzük

Ürün Kodu : DUA391
Osmanlı Pazar
EL YAZMASI ana dili Arapça olan ustalarımız tarafından özenle yazılan Salavat-ı Şerif Yazılı gümüş yüzükler Osmanlı Pazar'da uygun fiyatlara sizleri bekliyor.
Yüzük Ölçüsü Seçiniz
Hediyesi
Yüzük Ölçümü Nasıl Öğrenebilirim ?
1.350,00
Paylaş
Kampanya
  • Ürün Özellikleri
  • Ödeme Seçenekleri
  • Teslimat ve İade Koşulları
  • Yorumlar
  • Stok Kodu: DUA391
    Metaryel: 925 Ayar Gümüş
    Boyut: 15*20 mm
    Kullanılan TAŞ: Firuze Taşı
    Ağırlık: 12 gr (+/-1,5) Numaraya Göre Değişebilir.
    Garanti: Ürünümüz Garantili ve Sertifikalıdır.
    Ödeme Metodları: Havale - EFT / Kredi Karti (12 Taksıt) / Kapıda Ödeme / Mail Order / Western Union
    Kargo:
    Ücretsiz Kargo. Ürünler Özel kutu içerisinde Fatura ve Sertifikalı olarak, OSMANLI PAZAR güvencesi ile gönderilmektedir.
    Üzerinde ki Yazı: Salavat-ı Şerif
    Hazırlanış Süresi:
    1-3 İş Günü İçerisinde
    Özellikler:

    Size Özel Tamamı El İşçiliği olan bu ürüne istediğiniz hattı ve yazıyı yazdırabilirsiniz.

    Kişiye Özel hazırlanan bu ürünleri osmanlıpazar sayfasından iletişime geçerek kendinize özel olarak hazırlatabilirsiniz. Ürünler tamamen elde kazıma yöntemi ile yapılmaktadır.

    Dipnot:

    Bütün ürünlerimiz elde kazıma yöntemi ile oyularak yazılmaktadır. Dünyada çok az ustası olan bu işçilik değerli taşlara tek tek sanatını işlemektedir. Kazıma olan taşların altından taşın kendi rengi çıktığı için, taşla yazının ayırt edilebilmesi ve daha net okunması için oyulmuş yazılara boya sürülerek daha belirgin hale getiriliyor. Fakat doğal taşlar üzerinde yabancı hiç bir madde tutmadığı için bu boya zamanla silinmektedir. Kazıma yazılar asla silinmemekte olup boyasız da kullanımı uygundur.Daha fazla yazıların gözükmesini isteyen müşterilerimiz kırtasiyelerden boya kalemini temin edebilir. Dualı ve yazılı ürünlerin üzerindeki boyalar yazının önemini arttırmadığı için sadece görsel olarak tercih edilebilir. Müşterilerimizin bu durumu bilerek almasını önemle rica ediyoruz.

    salavat-4434-.jpg (35 KB)

    1- Emr-i ilâ­hî­ye im­ti­sâl ile Ce­nâb-ı Hakk’ın ve me­lek­le­rin sa­la­vâ­tı­na mu­vâ­fa­kat edil­miş olur.

    Âyet-i ke­rî­me­de bu­yu­ru­lur:

    “Şüp­he­siz ki Al­lâh ve me­lek­le­ri, Pey­gam­be­re çok­ça sa­lât eder­ler. Ey mü­min­ler! Siz de O’na sa­la­vât ge­ti­rin ve tam bir tes­lî­mi­yet­le se­lâm ve­rin.” (el-Ah­zâb, 56)

    Al­lâh’ın, me­lek­le­rin ve üm­me­tin sa­lât ü se­lam­la­rı ara­sın­da mâ­nâ ci­he­tiy­le fark­lı­lık­lar ol­du­ğu mu­hak­kak­tır. “Al­lâh’ın sa­lâ­tı”, ne­bî­si­ne rah­met edip onu yü­celt­me­si­dir. “Me­lek­le­rin sa­lâ­tı”, Haz­ret-i Pey­gam­ber için is­tiğ­far ve du­âdır. “Mü­min­le­rin sa­lâ­tı” ise, Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- hak­kın­da du­âda bu­lun­ma­la­rı­dır.

    2- Gü­nah­la­rın af­fe­dil­me­si­ne ve­sî­le­dir.

    Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- bu­yu­rur:

    “Kim ba­na bir de­fa sa­lât ge­ti­rir­se, Al­lâh o kim­se­ye on de­fâ sa­lât eder, on ha­tâ­sı si­li­nir ve on de­re­ce yük­sel­ti­lir.” (Ne­sâî, Sehv, 55)

    3- Kı­yâ­met­te Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-, onun ya­nın­da olur.

    Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- bu­yu­rur:

    “Kı­yâ­met gü­nün­de in­san­la­rın ba­na en ya­kın olan­la­rı; ba­na en çok sa­lât ve se­lâm ge­ti­ren­ler­dir.” (Tir­mi­zî, Vitr, 21)

    4- Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz, sa­lât oku­ya­na mu­kâ­be­le­de bu­lu­nur.

    Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- bu­yu­rur:

    “Se­lâm ve­ren kim­se­nin se­lâ­mı­na mu­kâ­be­le et­mem için Al­lâh, rû­hu­mu ba­na iâ­de eder.” (Ebû Dâ­vud, Me­nâ­sik, 96)

    5- Her sa­lât ge­ti­re­nin is­mi Pey­gam­ber -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz’e arz edi­lir.

    Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- bu­yu­rur:

    “Yer­yü­zün­de Al­lâh’ın sey­yah me­lek­le­ri var­dır. On­lar üm­me­ti­min se­lâ­mı­nı (ânın­da) ba­na ulaş­tı­rır.” (Ne­sâî, Sehv, 46)

    6- Sa­lât ü se­lâm oku­yan kim­se, Al­lâh ve Ra­sû­lü’nün mu­hab­be­ti­ni di­ğer mu­hab­bet­le­re ter­cih et­miş ol­du­ğu için, O’nun ah­lâ­kıy­la ah­lâk­lan­ma­da se­vi­ye alır, kö­tü ahlâk­tan kur­tu­lur, fa­zî­le­te erer.

    7- Ne­biyy-i Ek­rem’in ken­di­si­ne olan mu­hab­be­ti art­tı­ğı gi­bi, onun da Efen­di­miz -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-’e olan mu­hab­be­ti de­vam eder ve kat­la­na­rak ar­tar.

    8- Al­lâh Te­âlâ’nın Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- ile bi­ze ih­sân et­ti­ği lu­tuf­lar, sa­yı­ya gel­me­ye­cek ka­dar faz­la ol­ma­sı­na rağ­men, sa­lât ve se­lâm ile Efen­di­miz -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-’in üze­ri­miz­de­ki hak­kı­nı çok az da ol­sa öde­me­ye ça­lış­mış olu­ruz.

    9- Al­lâh Te­âlâ’nın rah­me­ti­nin üze­ri­mi­ze in­me­si­ne ve­sî­le­dir.

    Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- bu­yu­rur:

    “Kim ba­na bir de­fa sa­lât ü se­lâm ge­ti­rir­se, bu se­bep­le Al­lâh Te­âlâ da ona on mis­li mer­ha­met eder.” (Müs­lim, Sa­lât, 70)

    10- Unu­tu­lan sö­zün ha­tır­lan­ma­sı­na se­bep olur.

    11- Du­âla­rın kabulü­ne ve­sî­le olur:

    Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- na­maz­dan son­ra Al­lâh’a ham­det­me­den ve Pey­gam­ber -aley­his­se­lâm-’a sa­lât ü se­lâm ge­tir­me­den duâ eden bir adam gör­dü. Bu­nun üze­ri­ne:

    “Bu adam ace­le et­ti.” bu­yur­du. Son­ra o ada­mı ya­nı­na ça­ğır­dı ve şöy­le de­di:

    “Bi­ri­niz duâ ede­ce­ği za­man ön­ce Al­lâh Te­âlâ’ya hamd ü se­nâ et­sin, son­ra ba­na sa­lât ü se­lâm ge­tir­sin. Da­ha son­ra da di­le­di­ği şe­kil­de duâ et­sin.” (Tir­mi­zî, De­avât, 64)

    Di­ğer bir ha­dîs-i şe­rîf­te de şöy­le bu­yu­ru­lur:

    “Duâ eden bir kim­se, Pey­gam­ber’e sa­lât oku­ma­dı­ğı müd­det­çe du­âsı per­de­li­dir. (He­de­fi­ne ula­şa­maz.)” (Mün­zi­rî, et-Ter­gîb ve’t-Ter­hîb, III, 165)

    12- İlâ­hî itâ­ba mâ­ruz kal­mak­tan ko­ru­nur:

    Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- bu­yu­rur:

    “Ya­nın­da is­mim zik­ro­lun­du­ğu hâl­de ba­na sa­la­vât ge­tir­me­yen kim­se­nin bur­nu sür­tül­sün.” (Tir­mi­zi, De­avât, 100)

    13- Al­lâh Te­âlâ, Ne­bî­si­ne sa­lât eden ku­lu­nun iş­le­rin­de ona ye­ter ve onun hem dün­ya hem de âhi­ret ke­der­le­ri­ni izâ­le eder.

    Ni­te­kim Übey bin Kâb -ra­dı­yal­lâ­hu anh- di­yor ki:

    “Haz­ret-i Pey­gam­ber’e:

    «– Yâ Ra­sû­lal­lâh! Ben sa­na çok sa­la­vât-ı şe­rî­fe ge­ti­ri­yo­rum. Aca­ba bu­nu ne ka­dar yap­mam ge­re­kir?» di­ye sor­dum.

    «– Di­le­di­ğin ka­dar yap.» bu­yur­du.

    «– Du­âla­rı­mın dört­te bi­ri­ni sa­la­vât-ı şe­rî­fe­ye ayır­sam uy­gun olur mu?» di­ye sor­dum.

    «– Di­le­di­ğin ka­da­rı­nı ayır. Ama da­ha faz­la ya­par­san se­nin için ha­yır­lı olur.» bu­yur­du.

    «– Öy­ley­se du­âmın ya­rı­sı­nı sa­la­vât-ı şe­rî­fe­ye ayı­ra­yım.» de­dim.

    «– Di­le­di­ğin ka­dar yap. Ama da­ha faz­la ya­par­san se­nin için ha­yır­lı olur.» bu­yur­du.

    Ben yi­ne:

    «– Şu hâl­de üç­te iki­si ye­ter mi?» di­ye sor­dum.

    «– İs­te­di­ğin ka­dar. Ama ar­tı­rır­san se­nin için iyi olur.» bu­yur­du.

    «– Öy­ley­se du­âya ayır­dı­ğım za­ma­nın hep­sin­de sa­na sa­la­vât-ı şe­rî­fe ge­tir­sem na­sıl olur?» de­yin­ce:

    «– O tak­dir­de Al­lâh bü­tün sı­kın­tı­la­rı­nı gi­de­rir ve gü­nah­la­rı­nı ba­ğış­lar.» bu­yur­du.” (Tir­mi­zî, Kı­yâ­met, 23)

    Sa­lât ü se­lâm ge­tir­mek, Haz­ret-i Pey­gam­ber’in rû­hâ­ni­ye­tiy­le ir­ti­bat kur­ma­yı ve O’nun nû­run­dan is­ti­fâ­de et­me­yi te­min eder. Bu sa­la­vât­la­rın mü­kâ­fâ­tı ise, ku­lun Haz­ret-i Pey­gam­be­r’e olan mu­hab­be­ti ve ih­lâ­sı mu­kâ­bi­lin­de­dir.

    Firuze Taşı

    Firuze Taşı, Türk tarihinde savaş malzemelerinin üretiminde yaygın olarak kullanılmış olan doğal taştır. Bu özelliği sayesinde “Türk taşı” olarak da bilinir. Kullananlara şans ve uğur getirdiğine inanıldığından kullanım alanı da oldukça yaygındır. Doğal taşlar arasında enerjisi yüksek ola bir taş olduğundan günümüzde takı, aksesuar ve mücevher üretiminde sıklıkla tercih edilen bir doğal taştır.

    Firuze taşı, turkuaz renginde ve saydam olmayan bir yapıya sahiptir. Opak ve mumu andıran görüntüsü ve gök mavisi tonu ile görenleri anında kendisine büyüleyecek kadar büyük bir etkiye sahiptir. Gök mavisi tonlarının yanı sıra aynı zamanda doğada bu taşa gri ve yeşil gibi renklerde rastlamak mümkündür. Ancak içi damarlı olan gök mavisi rengindeki çeşitleri en kıymetli ve en tercih edilen çeşitleridir.

    Firuze Taşının Özellikleri

    Birden çok faydası olan doğal taşlardan firuze taşının damarlı çeşitleri birçok takı ve aksesuar tasarımında yaygın olarak tercih edilir ve bu modeller hem erkekler hem de kadınlar için rağbet gören modellerdir. Yüzük, kolye, küpe, bileklik ve tesbih tasarımından kullanılan firuze taşı, son derece kıymetli bir taştır. Ancak piyasaya baktığınızda bu doğal taşın sahteleri oldukça fazladır. Bu nedenle de güvenilir yerden temin etmek son derece önemlidir.

    Gerçek firuze taşı kırıldığında içi de en az dışı gibi estetik ve damarlı bir görünüme sahiptir. Ancak sahte olanlar kırıldığında içi renksiz ve dış görünümünden tamamen bağımsız bir formdadır. Kategorimizde yer alan tüm ürünler tamamen doğal ürünlerdir. Bu sayede kendiniz ve sevdikleriniz için bu ürünleri güvenle ve hayranlıkla tercih edebilirsiniz.

  Benzer Ürünler  
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.