x

Madde ve Mana Aleminde Nimetler Vefki 925 Ayar Gümüş Plaka Kolye

Ürün Kodu : DUA572
Osmanlı Pazar
İki alem vardır. İlki varlık alemi, ikincisi mana alemi. Varlık alemi gündüz gibidir, olanı biteni açıkça görürsün, kendini kolayca ele verir. Mana alemi ise gece gibidir, onu bulmak için mutlaka gönül ışığını yakman gerekir. Madde ve mana aleminde nimetler vefki yazılı gümüş kolye Osmanlı Pazar'da kişinin ismine niyet edilerek yazılır.
Hediyesi
1.108,00
Paylaş
Kampanya
  • Ürün Özellikleri
  • Ödeme Seçenekleri
  • Teslimat ve İade Koşulları
  • Yorumlar
  • Stok Kodu:

    DUA572

    Metaryel: 925 Ayar Gümüş
    Boyut: 25*25 mm
    Kullanılan TAŞ:
    Ağırlık: 8 Gr (+/-1,5) Numaraya Göre Değişebilir.
    Garanti: Ürünümüz Garantili ve Sertifikalıdır.
    Ödeme Metodları: Havale - EFT / Kredi Karti (12 Taksıt) / Kapıda Ödeme / Mail Order / Western Union
    Kargo:
    Ücretsiz Kargo. Ürünler Özel kutu içerisinde Fatura ve Sertifikalı olarak, OSMANLI PAZAR güvencesi ile gönderilmektedir.
    Üzerinde ki Yazı: Madde ve Mana Aleminde Nimetler Vefki
    Hazırlanış Süresi:
    1-3 İş Günü İçerisinde
    Özellikler:

    Size Özel Tamamı El İşçiliği olan bu ürüne istediğiniz hattı ve yazıyı yazdırabilirsiniz.

    Kişiye Özel hazırlanan bu ürünleri OsmanlıPazar sayfasından iletişime geçerek kendinize özel olarak hazırlatabilirsiniz.


    indir.jpg (4 KB)

    İnsan içi ile dışı arasında, madde ile mânâ arasında, ruhu ile bedeni arasında denge kurabildiği nispette huzura erebilir.


    Madde hâkim değil, mahkûmdur; yaptığı işleri kendi isteğiyle ve iradesiyle değil, her şeye hükmeden Rabbinin emri istikametinde yapmaya mecburdur. Ne dünya yörüngesini değiştirebilir, ne atmosfer bir başka gezegene göç edebilir, ne de insandaki bir organ yahut bir hücre ruhun emri dışında bir iş görebilir. İç âlemimizdeki bu mutlak itaatin açık misalleri dış âlemimizde yakinen görünmekte ve bilinmektedir. Eller mahkûmdur, kendi istekleriyle tutmazlar, kendi dediklerini yazmazlar; ruh ne emrederse onu yerine getirirler. Ayaklar da mahkûmdur, kendi keyiflerine göre yürümezler, ruh nereyi isterse oraya giderler.

    Bir çekirdeğin kabuğu, içindeki özün korunması içindir. Çekirdeğin lüb kısmı inkişaf ettikçe kabuğu zayıflamaya, yarılmaya, yırtılmaya başlar, ta ki o çekirdekte “manevi kader kalemiyle” planı çizilmiş olan meyve ortaya çıkabilsin, boy gösterebilsin.

    Öz olmasa kabuk hiçbir mana ifade etmez.

    Bu kâinatın tümü de hayata göre kabuk ve kışır mesabesindedir. Hayat olmasa, ne Güneş'in ışığı bir mana ifade eder, ne yeryüzünün atmosferle kaplanmış olması. Gece ile gündüzün, kışla yazın, oksijenle hidrojenin, demirle bakırın da bir farkı olmaz.

    “Hem madde esas değil,...,yarılmağa, erimeğe, yırtılmağa müheyya bir kışırdır, bir kabuktur ve köpüktür ve bir surettir.”

    Kabuk ve suret teşbihleri üzerinde durmuş olduk. Köpük benzetmesine de kısaca temas edelim. Biz, kabuğun içinde bir lüb bulunduğunu ve kelimenin suretinin arkasında bir mananın hükmettiğini aklen biliyor ve görüyoruz. Aynı şekilde köpüklerin arkasında da bir denizin var olduğunu biliyoruz. O denizin varlığına göre köpüğün varlığı çok aşağı bir derecededir. Deniz olmasa köpük de olmaz. Mana olmasa, suret ortaya konmaz, öz olmasa kabuk yaratılmaz.

    Bütün bu misaller, “Madde asıl değil.” hakikatini ispat etmekte ve kâinatın şu görünen maddesinin arkasında hayatın ve ruhun hükmettiğini nazara vermektedirler.

  Benzer Ürünler  
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.