x

Akik Taşı Oğuz Kağan Mührü 925 Ayar Gümüş El işçiliği Yüzük

Ürün Kodu : DUA601
Osmanlı Pazar
Oğuz Kağan Mührü yazılı Akik taşı 925 ayar gümüş uygun fiyatlarla ve ödeme kolaylıklarıyla Osmanlı Pazar'da sizleri bekliyor.
Yüzük Ölçüsü Seçiniz
Hediyesi
1.383,00
Paylaş
Kampanya
  • Ürün Özellikleri
  • Ödeme Seçenekleri
  • Teslimat ve İade Koşulları
  • Yorumlar
  • Stok Kodu: DUA601
    Metaryel: 925 Ayar Gümüş
    Boyut: 15*20 mm
    Kullanılan TAŞ: Akik Taşı
    Ağırlık: 12,7 gr (+/-1,5) Numaraya Göre Değişebilir.
    Garanti: Ürünümüz Garantili ve Sertifikalıdır.
    Ödeme Metodları: Havale - EFT / Kredi Karti (12 Taksıt) / Kapıda Ödeme / Mail Order / Western Union
    Kargo:
    Ücretsiz Kargo. Ürünler Özel kutu içerisinde Fatura ve Sertifikalı olarak, OSMANLI PAZAR güvencesi ile gönderilmektedir.
    Üzerinde ki Yazı: Oğuz Kağan Mührü
    Hazırlanış Süresi:
    1-3 İş Günü İçerisinde
    Özellikler:
    Üç Farklı Ustanın Elinden Geçmiş olan bu NADİDE ÜRÜN
    İstanbul Piyasasında Sadece
    BURADA SATILMAKTADIR.
    Size Özel Tamamı EL İŞÇİLİĞİ olan bu ürüne istediğiniz hattı yazdırabilirsiniz.
    Dip Not:

    Bütün ürünlerimiz elde kazıma yöntemi ile oyularak yazılmaktadır. Dünyada çok az ustası olan bu işçilik değerli taşlara tek tek sanatını işlemektedir. Kazıma olan taşların altından taşın kendi rengi çıktığı için, taşla yazının ayırt edilebilmesi ve daha net okunması için oyulmuş yazılara boya sürülerek daha belirgin hale getiriliyor. Fakat doğal taşlar üzerinde yabancı hiç bir madde tutmadığı için bu boya zamanla silinmektedir. Kazıma yazılar asla silinmemekte olup boyasız da kullanımı uygundur.Daha fazla yazıların gözükmesini isteyen müşterilerimiz kırtasiyelerden boya kalemini temin edebilir. Dualı ve yazılı ürünlerin üzerindeki boyalar yazının önemini arttırmadığı için sadece görsel olarak tercih edilebilir. Müşterilerimizin bu durumu bilerek almasını önemle rica ediyoruz.

    02242622121a452bab3d77e3c3612bf3.jpeg (309 KB)

       

    Türklerin destani ve efsanevi atası sayılan Oğuz Kağan biri mitolojik, ikisi tarihi olmak üzere en az üç kişiliği birleştirmiş bir destan kahramanıdır.Oğuz Kağan destanında anlatılan Oğuz Han, öte yandan Büyük Hun Türk İmparatorluğunun da kurucusudur. Türk devlet geleneğinin yapı taşlarını dizen, Türk Hakanının koyduğu kanunlar, Oğuz (Türk) Töresi olarak ün yapmış ve 16 Büyük Türk İmparatorluğunun güç kaynağı olmuştur. 24 Oğuz Boyunun atası olan Oğuz Han, Türk Ttresini; adalet , disiplin, ahlak ve millete hizmet düşüncesiyle oluşturmuştur.

    Türk Milletinin Oğuz Kağanı yüceltmesinde en büyük etken belki de eşsiz bir devlet adamı ve bilge bir şahsiyet olmasından kaynaklanır.Ona yüklenen bu bilgelik ileri zamanlarda onun Veli veya Nebi olacağı konusunda söylemlere yol açmıştır. Daima Tanrıya hizmet etmesi de önemli bir ölçüttür. Sürerliği olan bir ibadet anlayışından sonra ise en önem verdiği değer millete hizmettir.

    Devletin zayıf olduğu bir zamanda, düşmanları ondan en sevdiği atını istediklerinde atı onlara verir. Sonra eşini isterler onu da verir. Daha sonra çorak bir toprak parçası istediklerinde Oğuz Kağan “Atım ve eşim kendi malımdı verdim, fakat toprak çorak olsa da milletimindir veremem” der ve birliklerini toplayarak kendinden emin olan düşmana ani baskın yaparak onları mağlup eder.Burada öne çıkan düşünce önce devlet ve millet menfaatidir ve bu topraklar ayrılamaz parçalardır.

    Hakkında birçok araştırma yapılan Oğuz Kağan döneminin ilerisinde bir kişilik olarak tarihe geçmiştir. Ve buna bağlı olarak Türkmenistan’ın Marguş yerleşim bölgesinde bir takım kazılar yapılmış M.Ö.2000li yıllara ait bir (bu dört bin yıllık sürece tekabül ediyor) mühür olduğu anlaşılan cisim bulunmuştur. Arkeologlar bu mührü ”Gonur-depe ” adlı kral mezarından çıkarmışlardır.

    Kalıntılar arasında “leopar, yılan, akrep, keçi,gelincikler, laleler, kuşların kafaları ve kanatlı aslanlar gibi motiflerle süslenmiş önemli objelerde bulunmuştur.
    Uzmanlar söz konusu çalışma ile birlikte ortaya çıkarılan sanat eserlerinin, Türklerin atalarının dünya görüşü, ibadet ve hayat tarzlarının ortaya konulması bakımından oldukça önemli olduğunu belirtiyorlar.
    Bu yazıda üzerinde durulacak konu daha çok mührün sembol olarak neyi ifade ettiği yönünde şekilsel bir yaklaşım olacaktır.
    Mühürde dikkati ilk çeken şey bir daireden oluşmasıdır. Başka bir şekilden ziyade dairenin tercih edilmesi tesadüf olmasa gerek, daire mükemmelliğin ve Tanrısallığın simgesidir. Başlangıç ve bitiş noktası Tanrıya yapılmış bir atıf olabilmekle beraber kendisindeki kutsallığa da göndermedir. Daire aynı şekilde sonsuzluktur ve belki de hala Oğuz Kağan ve onun maneviyatından bahsetmemiz onun kalıcılığına, sonsuz oluşuna işarettir.
    Bu düşünceye destek olarak gördüğüm Platon’un sembolizmi vardır. Platon’a göre gördüğümüz her daire,kusursuz daire fikrinin ve formunun birer yansımasıdır. Her şey başlangıcına döner, mükemmeliyet olgusuna yerleşir, aynı Tasavvuf anlayışı gibi.
    Grekçe’de kurt ve şahin anlamına gelen kirkos sözcüğü çember anlamına gelirdi ve bu sözcük Latince’de periyodik devre anlamına gelen circus kelimesine dönüşmüştür. Sonu olmayan hareketin, devriliğin sembolü olması nedeniyle kuyruğunu ısıran yılan ve Budizm’deki yaşam çarkı ile de ilişkilendirilir. Daha çok Doğu Tradisyonlarında reenkarnasyonu ve biten ve yeniden başlayan devreleri simgeleyen sembollerden biridir.
    Orhon ve Yenisey yazıtlarında ve Uygur Türkleri’nde içi boş ve noktalı daire sembollerinin kullanıldığı görülmüştür. James Churchward’a göre ise daire sembolünün kökeni yitik Mu Uygarlığı’dır. Söz konusu araştırmacıya göre daire ve noktalı daire Mu hiyeratik alfabesinin ilk harfidir ve alfabemizdeki A’ya tekabül eder. Pisagor’un Croton’daki insiyasyonunda da noktalı daire kullanılırdı. Taoizmde noktalı daire yüce gücü, Taoyu temsil eder, ki o aynı zamanda da Değerli İnci’dir. Ortasında nokta olan daire tamamlanmış bir dairenin tasviridir ve devri mükemmelliğin, varoluşa ait tüm olasılıkların çözümlenmesinin sembolüdür. Simyada ve astrolojide ortasında nokta olan daire güneşi, altını sembolize eder.Belki de Oğuz Kağan’ın eşlerinden birisinin ışıktan geliyor olması da bu olasılığa bağlıdır.İnsanlar üzerinden bir inceleme yapıldığında ve Neo Spiritüalist açıdan ele alındığında, Daire insanın ebediyet gibi başı ve sonu olmadığını yani insanın sonsuzluğunu ve ölümsüzlüğü ifade ederken bir yandan da, “Kozmik insanı ve tasavvuftaki İnsan-i Kamil’ i”de simgeler. Daire sembolünü kuantum kuramı ve atom altı parçacığı açısından ele aldığımızda ise görürüz ki, atom da bir daire şeklindedir ve en küçük parçacık adını alan atom da giderek daha küçük parçalara bölünmekte ve kendi içinde bir sınırsızlık barındırmaktadır.

    Bu sonsuzluk algısını bize gösteren daireden sonra ise dikkat çeken diğer kısım dairenin içindeki sekizgendir. Şüphesiz bu sekiz rakamının da bir anlamı olmalıdır. Tanrısal açıdan bakacak olursak Kuranda ”Ol” emri sekiz kez geçmektedir, Hz İsa Çile’nin 8.günü dirilmiştir, bu inanan herkese ebediyeti ve cenneti vaad etmiştir.
    Sekiz sayısı çok yönlüdür, korku ve yıkılışı simgelediği gibi adaleti de simgeler. Sekiz Tanrı katıdır,mükemmelleşmektir. Sekiz köşeli yıldız ile ifade edilmesi de bu yüzdendir. Bu rakam numeroloji açısından bakıldığında sonsuzluk dayanıklılık ve sağlamlıktır. Oğuz Kağan’ın yalçın karakterine, sert kurallarına göndermedir. Bu rakam bir geçiştir çünkü Tanrı katında nefis yedi mertebedir ve bu mertebeyi aşan kişi, yükselmeye ve bitmeyen erişme isteği dışında bütün arzularını bastırarak İnsan-ı Kamil boyutuna erişmektedir. Tanrıya İbadetini istikrarlı bir şekilde ulaştıran Oğuz kağan belki de bu boyuta ulaşmış bir şahsiyettir.
    Sonuç olarak kazılarda ortaya çıkarılan bu mühür görünenin ötesinde anlamlara gelebileceği gibi bize Oğuz Kağan hakkında da daha fazla bilgi vererek bilgi çemberimizi genişletmektedir. Bu bağlamda şekilsel ve numerolojik açıdan
    bakıldığında farklı ama bir o kadar tutarlı ve aynı merkeze dönen sonuçlara rastlanılmaktadır. Tabi ki bunlar varsayımdan ibarettir ve detaylı olarak araştırılarak kanıtlı şekilde sunulması gerekmektedir.


    Akik Taşı

    Akik Taşı, dünya genelinde en çok bilinen ve aynı zamanda bulması son derece kolay olan doğal taşların başında gelir. Yaygın faydaları ile bilinen akik taşının sağlığa birçok faydası vardır. Sertlik derecesi 6 ila 7 arasında olan bu doğal taş, sert bir yapıya sahip olduğundan işlenmesi zor olduğu söylense de günümüzde birçok takı ve aksesuar ürününde yaygın olarak tercih edilen bir üründür.

    Mavi, beyaz, yeşil, pembe, kırmızı ve kahverengi gibi doğal renklerde bulunur. Işığı geçiren saydam ya da yarı saydam bir yapısı olduğundan görünümü de son derece estetik ve şıktır. İnsan ruhuna faydaları ile bilinmekle birlikte özellikle strese karşı savaşan etkili bir taştır.

    Akik Taşının Kullanıldığı Alanlar

    Şüphesiz ki; günümüzde birçok doğal taş gibi akik taşı da kadın ve erkekler için tasarlanan takı ve aksesuar modellerinde tercih edilen taşlardır. Şık ve estetik bir görünüme sahip olmakla birlikte aynı zamanda stresi ve kötü enerjiyi yok eden bu doğal taş, geniş bir kullanım alanına sahiptir.

    Kadın ve erkekler için tasarlanan bileklik, kolye ve yüzük gibi takılarda yaygın olarak kullanılır. Kendisine has renkleri ve saydamlığı sayesinde takı modellerinin yanı sıra aynı zamanda masa üstü isimlik tasarımlarında el kazması tekniği ile kullanılmaktadır. Tüm bu özellikleri sayesinde akik taşı, hem faydaları hem de şıklığı ile kullanılabilecek ve hediye olarak tercih edilebilecek anlamlı alternatiflerdir.

  Benzer Ürünler  
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.